UZUMLULUASiK
  TURKIYEM
 








BAYRAK SIIRI:


BAYRAK 


Ey,mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kızkardeşimin gelinliği,şehidimin son örtüsü!
Işık ışık, dalga dalga bayrağım,
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.

Sana benim gözümle bakmayanın
mezarını kazacağım.
Seni selamlamadan uçan kuşun
yuvasını bozacağım.

Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
Gölgende bana da, bana da yer ver !
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar.
Yurda ay yıldızın ışığı yeter.

Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün.
Kızıllığında ısındık,
Dağlardan çöllere düşürdüğü gün.
Gölgene sığındık.

Ey, şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalan;
Barışın güvercini, savaşın kartalı...
Yüksek yerlerde açan çiçeğim;
Senin altında doğdum,
Senin dibinde öleceğim.

Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yer yüzünde yer beğen !
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim !


ARİF NİHAT ASYA
 

İstiklâl Marşı


 

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır parlayacak!
O benimdir, o benim milletimindir ancak!

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar.
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın,
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.

Rûhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:
Değmesin ma' bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım.
Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım;
Fışkırır  rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım!

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet,
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!

 

GENÇLİĞE HİTABE

         Ey Türk gençliği ! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
        Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahilî ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve Cumhuriyet'i müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
         Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

                                                                                                    Gazi Mustafa Kemâl ATATÜRK
20 Ekim 1927




   
 
     
 

Türk Milleti!


    Kurtuluş Savaşına başladığımızın onbeşinci yılındayız. Bugün
    Cumhuriyetimizin onuncu yılını doldurduğu en büyük bayramdır.

    Kutlu olsun!

    Bu anda, büyük Türk milletinin bir ferdi olarak, bu kutlu güne
    kavuşmanın en derin sevinci ve heyecanı içindeyim.

    Yurttaşlarım!

    Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli, Türk
    kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyetidir.

    Bundaki muvaffakiyeti, Türk Milletinin ve onun değerli ordusunun bir
    ve beraber olarak, azimkarane yürümesine borçluyuz.

    Fakat yaptıklarımızı asla kafi göremeyiz, Çünkü, daha çok ve daha
    büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz.

    Yurdumuzu, dünyanın en mamur ve en medeni memleketleri seviyesine
    çıkaracağız. Milletimizi, en geniş refah vasıta ve kaynaklarına sahip
    kılacağiz. Milli kültürümüzü, muasir medeniyet seviyesinin üstüne
    çıkaracağız.

    Bunun için, bizce zaman ölçüsü, geçmis asırların gevşetici zihniyetine
    göre değil, asrımızın sürat ve hareket mefhumuna göre düşünülmelidir.
    Geçen zamana nispetle daha çok çalışacağız, daha az zamanda daha
    büyük işler başaracağız. Bunda da muvaffak olacağımıza şüphem
    yoktur.

    Çünkü,Türk milletinin karakteri yüksektir; Türk milleti
    çalışkandır;Türk milleti zekidir. Çünkü, Türk milleti milli birlik ve
    beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir. Ve çünkü, Türk milletinin,
    yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında
    tuttuğu meşale, müspet ilimdir.

    Şunu da ehemmiyetle tebaruz ettirmeliyim ki, yüksek bir insan cemiyeti
    olanTürk milletinin tarihi bir vasfı da, güzel sanatları sevmek ve onda
    yükselmektir. Bunun içindir ki, milletimizin yüksek karakterini,
    yorulmaz çalışkanlığını, fıtri zekasını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara
    sevgisini, milli birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve
    tedbirlerle besleyerek inkişaf ettirmek milli ülkümüzdür.

    Türk milletine çok yakışan bu ülkü, onu, bütün beşeriyette, hakiki
    huzurun temini yolunda, kendine düşen medeni vazifeyi yapmakta
    muvaffak kılacaktır.

    Büyük Türk milleti!

    On beş yıldan beri, giriştiğimiz işlerde muvaffakiyet vadeden çok sözlerimi
    işittin. Bahtiyarım ki, bu sözlerimin hiç birinde milletimin hakkımdaki
    itimadını sarsacak bir isabetsizliğe uğramadim.

    Bugün, aynı iman ve katiyetle söylüyorum ki, milli ülküye, tam bir
    bütünlükle yürümekte olan Türk milletinin büyük millet olduğunu,
    bütün medeni alem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır. Asla
    şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük
    medeni kabiliyeti, bundan sonraki inkişafi ile, atının yüksek medeniyet
    ufkundan yeni bir güneş gibi doğacaktir.

    Türk milleti!

    Ebediyete akıp giden her on senede, bu büyük millet bayramını daha
    büyük şereflerle, saadetlerle, huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden
    dilerim.

    Ne mutlu Türküm diyene!


    Ankara, 29 Ekim 1933

::: ÇANAKKALE SEHITLERINE :::


Suheda govdesi, bir baksana daglar taslar...
O, ruku olmasa, dunyada egilmez baslar,

Yaralanmis temiz alnindan uzanmis yatiyor;
Bir hilal ugruna ya Rab, ne gunesler batiyor!

Ey, bu topraklar icin topraga dusmus, asker!
Gokten ecdad inerek opse o pak alni deger.

Ne buyuksun ki kanin kurtariyor Tevhid'i...
Bedr'in aslanlari ancak, bu kadar sanli idi...

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsin?
"gomelim gel seni tarihe!" desem, sigmazsin.

Herc u merc ettigin edvara ya yetmez o kitab...
seni ancak ebediyyetler eder istiab.

"Bu, tasindir" diyerek Kabe'yi diksem basina;
Ruhumun vahyini duysam da gecirsem tasina;

Sonra gok kubbeyi alsam da, rida namiyle,
Kanayan lahdine ceksem butun ecramiyle;

Mor bulutlarla acik turbene catsam da tavan;
Yedi kandilli Sureyya'yi uzatsam oradan;

Sen bu avizenin altinda, burunmus kanina,
Uzanirken gece mehtabi getirsem yanina,

Turbedarin gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gunduzun fecr ile avizeni lebriz etsem;

Tullenen magribi, aksamlari sarsam yarana...
Yine bir sey yapabildim diyemem hatirana.


 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol