UZUMLULUASiK
  CINSELLIK
 



                                 
     





CINSELLIKTE BILMEK ISTEDIKLERINIZ:


  CİNSELLİK-İLİŞKİ
 
 
Erkeklerin çok fazla sırrı yoktur. Olduğunda da gizlemeyi beceremezler çoğu zaman... Dilinin altında bir şeyler sakladığını hissediyorsanız hazırlıklı olun ki bombayı patlattığında ilişkiniz zarar görmesin...
 
Fazla kalorileri yakıyor, cildi güzelleştiriyor, koku ve tat alma duyularını geliştiriyor, kalbe-damarlara iyi geliyor, bağışıklık sisteminizi güçlendiriyor... Tüm bunları yapan mucizevi bir ilaç ya da pahalı bir kür değil; seks. Bu haberi okuduktan sonra eminiz bir daha “başım ağrıyor” mazeretine başvurmayacaksınız!
 
 
 
Sorumluluk yok, monotonluk yok.. Sadece heyecan ve tutkunun hakim olduğu sevişmeler var. Sahi tek gecelik ilişkiler akıllarda hoş bir anı mı, yoksa bir kabus olarak mı kalıyor? 3 genç kadın tek gecelik ilişkilerini tüm açıklığıyla anlattılar. Hikayeleri uzman bakışıyla yorumlayan ise psikolog Tireysi Kazmirci oldu.
Sizce üniversiteli gençler, zannedildiği gibi cinsel yaşamlarında gittikçe daha da özgürleşiyor ve cinselliği Avrupa’daki yaşıtları gibi mi yaşıyorlar? Yoksa durum tam tersi mi? 1982 yılında Prof. Dr. Aysel Ekşi’nin yaptığı araştırmadan bugüne neler değişti? Bu sorunun yanıtını bulmak için en son yapılan araştırmaları derledik. İşte ilgi çekecek sonuçlar.
Yoksa siz de çoğumuz gibi, toplum tarafından yadırganma kaygısıyla kaç erkekle cinsel deneyiminiz olduğunu sır gibi saklamayı mı tercih ediyorsunuz? Bu ay hayatlarına kaç erkek girdiğini açıkça itiraf eden 4 kadınla konuştuk. Yaşadıkları ilişkilerin avantajları ve dezavantajlarını ise Uzman Psikolog Treysi Kazmirci yorumladı...
Kadınların yüzde 61’i hayatlarının bir döneminde cinsel ilişki sırasında ağrı deneyimini yaşıyor. Biz de ağrıya yol açan “fiziksel” ve “psikolojik”nedenleri, tedavileriyle birlikte araştırdık.

  CİNSELLİK
Psikiyatrist gözüyle...
35 yaşına kadar seks yapmamış kadınlar ve öyküleri

Sanılanın aksine bekaret konusu kentli ve soylu kadınlar için de bazen tabu olabiliyor. Bu ay 30 yaşını oldukça geçmiş olmasına rağmen hala bakireliklerini koruyan 3 kadın ile konuştuk. Psikiyatr Serdar Serdaroğlu bu hikayeleri psikiyatrik açıdan yorumladı. Psikiyatr Kerem Doksat ise, “bekaret zarı” olgusunun, Afrika kabilelerinden İslami geleneklere pek çok kültürde nasıl algılandığını anlattı…

 

 
 

ŞELALE ÖZDAL (Bankacı, 31 yaşında):
“30’u geçtim ama hala bakireyim. Üniversite mezunuyum ve çok iyi bir işim var. Kariyer basamaklarını teker teker çıkıyorum. Çok geniş bir arkadaş çevrem var. Şimdiye kadar çok sayıda erkek arkadaşım olmadı ve seks konusu benim için, ailemin ve çevrenin de baskısıyla hep bir tabu olarak kaldı. Oldukça uzun bir süredir birlikte olduğum bir erkek ardakaşım var. Ancak onunla sekste son noktasına kadar gidemiyorum.
Benim problemim ilişkiye kendimi verememem. Beraber olduğum kişiyi çok istiyorum, sevişirken de çok zevk alıyorum ama olay içime girme aşamasına gelince, istemiyorum. Çünkü hem çok acıyacağını düşünüyorum hem de ailem çok gelenekçi olduğu için hala onlardan çekiniyorum… Duyulur mu korkusu özellikle beni yiyip bitiriyor. Eğer duyulursa ne yaparım diye düşünüyor ve felaket senaryoları yazıyorum.
Erkek arkadaşıma aşığım. Onu çok seviyorum. Ve o ana kadar çok istememe rağmen, hatta bunu sevgilime söylememe rağmen zamanı geldiğinde yapamıyorum. Ayrıca sevişene kadar çok istekli oluyorum fakat bütün bunları aklıma getirdiğim zaman hevesim zaten kaçıyor, ilişkimden de zevk almıyorum. Daha uzun bir süre bakire kalacağım gibi görünüyor. Çünkü ben buna bu tür baskılardan dolayı cesaret edemiyorum.”

Psikiyatrist Serdar Serdaroğlu’nun yorumu:
“Suçluluk duygusu, yoğun anksiyeteye sebep oluyor.”

“Burada kişiyi belirgin olarak tedirgin eden şey ‘suçluluk duygusu’. Bu duygu insanların kültürle ilişkilerinde, toplumdan topluma değişerek oluşur ve zihinde bir kavram olarak belirir. Toplumun ya da aile çevresinin onaylamadığı durumlarda aktif hale gelip davranışları belirler. Bu duygu yoğun anksiyete (kaygı) doğuracağından sevgi ya da cinsel istek gibi duyguların bastırılmasına neden olur. Suçluluk duygusu temel insani bir duygudur, ancak neyin suçluluk vereceği zamanla değişen bir durumdur. Hastalarımda da gözlediğim bu duygunun derinliği maalesef çocukluk çağlarımızda, çok şeyi çevremiz tarafından suçlanarak yapmamızdan kaynaklanıyor. Cinsel yaşamda bu duygunun katılaşmış şekli, kirlenme hissiyle yaşanıyor. Özellikle genç kızlarda bu korkuyu ‘Demokles’in kılıcı’ gibi taşıyorlar. Psikiyatri bu duygunun obsesyona (takıntı) varmış şeklini tedavi edebilse de sorun temelde psikososyal niteliktedir.”

DEFNE KARA (Grafik Tasarımcısı, 33 yaşında):
“Ailem İstanbul dışında oturduğu için yalnız yaşıyorum. Çok ünlü bir televizyon kanalında grafik tasarımı yapıyorum. Kazancım da fena değil. Üniversite yıllarından beri uzun vadeli arkadaşlıklarım oldu. Onları annem ve babam ile de tanıştırdım. Ama hiçbiriyle gerçek anlamda seks yapmadım. Hatta geçen yıl biten ve bir yıl kadar ayaklarımı yerden kesen bir ilişkim oldu. Ben onu çok seviyordum o da beni. Yatakta birlikte yatıyorduk ama ben hiçbir zaman tam anlamıyla kendimi bu işe veremiyordum. Yani öpüşmeyle başlayan ve elbiselerin çıkarılmasına kadar varan bir ön sevişme yaşıyordum partnerimle. Ama iş gerçek anlamda seks yapmaya gelince bütün büyü bozuluyordu. Diğer ilişkilerimde bu düzeyde bir şey yaşamasam da hissettiklerim aynıydı. Evet, 33 yaşındayım ve hala bakireyim. Gerçek seksin ne olduğunu bilmiyorum. Bu yaptığımın çok sağlıklı olmadığını hatta yanlış olduğunu çok iyi biliyorum. Birkaç kez doktora gitmeyi bile düşündüm ama vazgeçtim.
Sebeblerine gelince.... Aslında tek bir sebep gösteremem. Ama en önemlisinin kendi kendime yarattığım bir tabu olduğunu biliyorum. Hiç klasik bir insan değilim. Ailem de çok tutucu değil. Ama kafamda yarattığım şöyle bir şey var: Ben karşımdakinden hoşlanıyorum. Ama onunla cinsellikte son noktasına kadar gidersem ona aşık olma olasılığım artacak. Ve eğer ilişki iyi gitmezse karşımdaki adam beni terk edebilir. Ben de ona aşık olduğumla kalacağım ve çok üzüleceğim. Kendimi toparlayamayacağım, çok zarar göreceğim diye düşünüyorum. Bu kafamda yarattığım en büyük korku. Bu korkunun kaynağı da yine bana öğretilenler. Çünkü hep şöyle bir şey duydum: “Cinsellik kadın için erkeğe göre daha fazla bir bağlanma unsuru”. Yani ben cinsellik yaşarsam karşımadakine bağlanmaktan ve onun beni bırakmasından korkuyorum. Bu yaşta hala bakire olmamın sebebi bu. Tabi karşımdakine yüzde yüz güven duyamamam da buna dahil. Bana öğretilenlerden dolayı evlenmeden birlikte olmamalıyım tabusu da var. Erkek arkadaşlarımla tam anlamıyla cinsel bir şey yaşamadığım için çok ayrılık yaşadım. O insanlarla seksi sonun kadar yaşasaydım ayrılmazdım da demiyorum ama bu yanımın ilişkiyi bitirici etkisi etkisinin olduğuna inanıyorum.”

Psikiyatrist Serdar Serdaroğlu’nun yorumu:
“Bağlanma kaygısı yaşayan kişi saplantılıdır.”

“Bu kişide, psikiyatride “bağlanma kaygısı” olarak tanımlanan durum görülüyor. Bağlanma bebekken bize bakan ilk kişiyle yaşadığımız ve beyinde biyolojik temeli de olan bir olgu. Aslında bağlanma, insan için gerekli ve sağlıklıdır. Ancak yaşamın ilk dönemlerinde bu duygu yeterince yaşanmamışsa kaygı verici ve korkutucu olabilir. Bağlanmaktan kaçan kişi, takıntılıdır ve duygularını genelde rahat ifade edemez. Tam evleneceği sırada evlenme törenlerinden sürekli kaçan bir kadını anlatan filmi anımsayın. Bağlanma endişesi olan kişi terk edilmenin vereceği psikolojik acıyı kaldırmakta zorlanır. İntihar ya da intihar girişimlerinde bu olgu sıklıkla rol oynayabilmektedir. Psikiyatrik tedavide, psikoterapi, bağlanmanın sağlıklı hale gelmesi için kullanılır ve kaygının çözümünde etkili bir yöntemdir. Bu nedenle bağlanma endişesinin çözülmesi sağlıklı cinsellik için gereklidir.”

 
  CİNSELLİK
 
Orgazm hakkında bilmeniz gereken 3 iyi şey

Artık uzmanlarca da resmen onaylandı! Orgazm sizi sadece zevkin doruklarına çıkarmakla kalmıyor, aynı zamanda sağlığınızı da pozitif anlamda maksimum derecede etkiliyor. Yani özetle, orgazmın regl sancılarından uykusuzluğa kadar pek çok hastalığa iyi geliyor... Nasıl mı? Cevabı aşağıdaki yazıda....

 

 

1.Orgazm bir erkeğin hayatını kurtarabilir....
‘Bu gece benimle sevişmezsen öleceğim!’ Bu cümle yatakta partneriyle kavga eden bir erkeğin ağzından dökülmüş gibi görünebilir. Ancak belki inanmayacaksınız ama bilim adamları bu cümlenin anlam açısından doğru olduğunu söylüyor.
Bristol Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, orgazm oranı yüksek kişilerin orgazm olmayan kişiye göre daha düşük bir ölüm riski taşıdıklarını göstermiş. 10 yıl süren araştırma, haftada ikiden fazla orgazm olabilen erkeklerin ayda sadece birkaç kez orgazm olan erkeklere göre yüzde 50 oranında daha az ölüm riski taşıdığını kanıtlamış. Yine orta yaştaki erkekler üzerinde yapılan uzun araştırmalar, erkeklerin orgazm esnasında kalp krizi riskini azalttığı bilinen DHEA isimli bir hormon salgıladıklarını göstermiş. Tüm bu bilgiler ışığında herhalde orgazmın gerçekten hayat kurtardığını söyleyen bir kişiye siz de hak verirsiniz. Artık siz de ‘Biliyor musunuz, Ayşe dün gece hayatımı kurtardı! Nasıl mı? Tabi ki benimle sevişerek...’ gibi Amerikan esprileri yapabilirsiniz...

2-Orgazm, kansere karşı savunmanızı güçlendirir...
Uzmanlar, düzenli seksin, (özellikle meme ucu bolca okşandığında) kanser riskini azalttığın söylüyor. Çünkü laboratuvar ortamında yapılan araştırmalar, seks esnasında göğüs kanseri hücrelerini baskılayan oxytocin isimli hormonun salınımının arttığını gösteriyor. Göğüs masajının lenf akışını artırdığı ve zararlı maddeleri dışarıya attığı biliniyordu. Yine annelerin çocuklarını emzirmelerinin de onları göğüs kanserinden koruyan bir faktör olduğu tespit edilmişti. Bu durumda aklınıza ‘Peki bebeği olmayan kadınlar kanserden korunmak için ne yapacak?’ sorusu gelebilir. İşte bu sorunun cevabı ise göğüs uçlarının bolca okşandığı seks!

3-Orgazm regl ağrılarını önler
Kadınların yüzde 10’u, ağrılı regl dönemi, ağrılı cinsel ilişki, regl öncesinde karın ağrısı, sırt ağrısı, enerji azlığı gibi etkileri olan endometriozisten muzdarip. Yine çoğu kadın regl döneminde endometriozis kaynaklı olmasa da çeşitli ağırlar çekiyorlar. Amerika’da 2 bin kadın üzerinde yapılan bir araştırma mensturasyon döneminde seks yapan kadınların regl dönemini daha rahat geçirdiğini göstermiş. Yani özetle orgazm, menstural yıkıntıyı azaltarak ağrıların azalmasına da yardımcı oluyor.

 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol